22 Mart 2007 Perşembe

Doğum Günüm...

Doğum günüm süper geçti bu yıl... 3 gün 3 gece kutladık hatta... Pazartesi akşamı annem, EE ve onun annesi yemeğe gittik. Yemekler çok güzel olduğu gibi biz de formumuzdaydık. Çok eğlendik. Garsonlar söylediğimiz hiç bir şeyi anlamadılar. Annem her zamanki kraliçeliği ile onları hizaya getirmek için bayağı mücadele verdi. Salı günü çok yoğun bir gündü benim için çünkü dün önemli bir sunum vardı. Akşam da Osmanlıca kursuna gittim oradan da eve ama saat daha 12 olmadan sağolsun arkadaşlarım telefon ve msn'le kutlamaya başladı. Çok güzeldi. Dün de, sabahtan annem bu harika çiçeklerle (turuncuya da bayılırım) doğumgünümü kutladı, sonra da yine herkes aradı, akşam da Bebek'te Catz'e gittik. (Eski Cats&Dogs olmuş Catz. Ama çok sevdim, çok güzel olmuş, yemekler süperdi) AG yine her zamanki gibi bizi yıktı geçti. Ve her zamanki gibi yine en önemli konumuz EE'nin maceraları idi. :))) Daha bir de yarın akşam var. Yarın akşam Kadıköy grubu olarak ND, ben, başka bir arkadaşımız ve küçük EE'nin peşpeşe doğum günlerimizi kutlamak için organizasyon yapıyoruz. Artık daha ne olsun yani, bu sene doğumgünüm süper geçti canım... Her açıdan. :)))

21 Mart 2007 Çarşamba

21 Mart 1969'un Hürriyet'i...


FA sağolsun yollamış bana. Ben de buraya koyayım dedim. :))))

Yalnız manşet'e inanamıyorum. :))) Doğduğum günde tam da bana uygun.

20 Mart 2007 Salı

Aklıma geldi...

Bir zamanlar şöyle bir yazı görmüştüm... O anda acaip geyik gelmişti... :)

"Bak! Sende karar kılarsam... Canın yanar... Ben yanarım... Yanarız..."

Aklıma geldi, nereden nereye...

18 Mart 2007 Pazar

Bu haftasonu suya düştü...

Bu haftasonu için ne güzel hayallerim vardı. Hepsi suya düştü. Midem geçici olarak servis dışı hale geldi, ateşim 40'a dayandı, vücudumdaki enerji sıfırlandı. Kolum kanadım kırıldı. Dün o muhteşem güzel havada, ben evde, perdeler kapalı, inleyip durdum. 7 yaşından beri böyle hastalanmamıştım sanırım... Bu kadar güçsüz düşmemiştim. Neyse şimdi kendimi çok daha iyi hissediyorum. Ama yeterli değil tabii. Hala iyi değilim. Hiç hoşlanmıyorum hasta olmaktan, hiç!

15 Mart 2007 Perşembe

Nihayet güzel bir gün...

Nihayet güneş açtı. Evet... Son 3 gün çok çok çok kötü geçmiş olabilir.
Ama bugün yeni bir gün... Ve güneş açtı. Ve bizim tayfa öğlen yemeğine geliyor ve MH geldi İngiltere'den ve davulum var ve dünkü konkuru kazandık ve sabah denizin kokusunu koklayabildim vapurda ve dün gece yarısı en yakın arkadaşlarımdan biri aradı, hissetmiş gibi ve yeni kalemler aldım ve yarınki sunum da yoluna girdi sanki ve akşam içmeye gideceğiz dostlarla ve ve ve... Hiç bir şey göründüğü kadar kötü olamaz. Ve her şeyin de vardır bir çaresi. Üstelik güneş de var bugün... :)))

13 Mart 2007 Salı

IAA - Reklamcılar Tahtaya-18


Sabah İstanbul...

Bazen İstanbul'da yaşıyor olmak, Kadıköy'den vapura binebilmek öylesine mucizevi bir şey gibi geliyor ki bana, hani derler ya Allah'ın bir lütfu diye. İşte aynen öyle... Bu sabah vapurda, rüzgar suratıma değerken çektiğim fotoğraflar gördüklerimi tam yansıtamıyor aslında. Çok güzeldi. Bu kadar.

Neurosis Band

Myspace'den takip edin, süper güzel müzik yapıyorlar. Ben çok tuttum...
http://www.myspace.com/neurosisband

12 Mart 2007 Pazartesi

Yaşasın davulum oldu... :)

Evet dün elektro-davulum geldi ve kuruldu. Daha doğrusu TK sağolsun geldi ve şipşak halletti onu. Ama çok kolaymış, dolayısı ile ben de yapabilirmişim, tabii 3 katı sürede. :))

Onu, sadece benim olması için yatak odama yerleştirdim. :) Dün akşam çalmaktan çok kendisini hayran hayran seyretmek ve kabloları düzeltmekle geçti. Annem de "ayol bu hiç ses çıkarmayacaktı hanii?" diye isyan etti, bol bol da niye gitar ya da mandolin çalan bir kızım olmadı diye mızmızlandı ama ciddiye almadım onu tabii, malum artık çok geç. Sadece teselli olsun diye mandolin olmasa bile gitar ve piyano da çalmaya niyetli olduğumu ifade ettim kendisine...

Her neyse... Bundan sonra çok daha sıkı çalışacağım ve umarım yaz sonuna artık doğru düzgün çalan bir davulcu olabileceğim, artık bir bahane kalmadı... Çok mutluyum. :))))

11 Mart 2007 Pazar

Günün Sözü...

Mavi yakalılar dahil her düzeydeki çalışanın, şirketin çalışmak için gerçekten iyi bir yer olduğuna inanmasını sağlamak amacıyla gerçekçi, bilinçli ve sürekli bir çaba sarf edilmelidir.

Philip A. Fisher
Sıradan Hisseler Sıradışı Karlar, Scala Yayıncılık

10 Mart 2007 Cumartesi

Mavi Gözlü Dev 2...

Dün akşam filmi seyredince, aşkım depreşti. Normalde evde her zaman el altında Nazım Hikmet kitapları gezer ama birkaç aydır açıp karıştırmadığımı farkettim ve kendisinden biraz da özür dilercesine, hayatta en sevdiğim şiirini buraya koymak istedim...

Seviyorum Seni

Seviyorum seni
ekmeği tuza banıp yer gibi

Geceleyin ateşler içinde uyanarak
ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi

Ağır posta paketini
neyin nesi belirsiz
telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi

Seviyorum seni
denizi ilk defa uçakla geçer gibi

İstanbul'da yumuşacık kararırken ortalık
içimde kımıldayan birşeyler gibi

Seviyorum seni
Yaşıyoruz çok şükür der gibi.

Sigarayı bırakmak...

Bugün sigarayı bırakmamın 14. günü... 14 günün ilk bir kaç günü çok rahat geçti. Kendimle çok gurur duyuyordum çünkü. Ondan sonra zorlanmaya başladım... 10. günden sonra, sevdiği adamın terkettiğini kabul etmek zorunda kalan bir kadın gibi bir hüzün çöktü içime... Şimdi içimde bir burukluk var, hala geçmiyor. Ama alışıyorum onsuzluğa... Sabahları ağzımın içinde korkunç bir tadla uyanmamak, üzerime sinen o ağır kokudan kurtulmak, ona bağımlı olmamak o kadar güzel ki. Hep ona zaman ayırmak zorunda kalıyordum; şimdi, o zaman artık benim. Günde 15 kereden 5'er dakika desek ki daha fazladır; kendime ayıracak ekstra zamanım var. Sigarasız mutluyum... Ama onu hala çok seviyorum. :))) Keşke bana bu kadar çok zarar vermeseydi, bu kadar pis kokmasaydı, beni bu kadar üzmeseydi de hep birlikte olabilseydik!

Mavi Gözlü Dev...

Bu akşam ND ile birlikte "Mavi Gözlü Dev"e gittik. Ne yazık ki hayal kırıklığı oldu benim için. Benim Nazım Hikmet'imi bulamadım. Duyguları eksikti, renkleri yanlıştı, şiirlerini okuyuş biçimi kendisi değildi. Karakterinin gücü, karizması mı desem, bir şeyleri eksikti. Bilmem ki... Birçok şey işte. Eleştirmek çok kolay elbette... Biket İlhan'ın çabasını yürekten takdir ediyorum. Yapılan işe saygım sonsuz. Ama seyirci gözüyle, üzgünüm, olmamış. :((