Büyüdüğüm ortamda hep kadınlar vardı... Annem, babaannem, anneannem, anneannemin annesi, anneannemin annesinin teyzesi, anneannemin kızkardeşleri, komşu kadınlar, onların kızları, benim yakın mahalle arkadaşlarım... 70'li yıllardan mı, erkekler hep yoktular, kadınlar hep vardılar. Erkek dediğin ağır ve ulaşılmaz bir şeydi. Sabah çıkar, akşam gelirdi. Mahallenin köşelerinde bekçilik yapan delikanlılar ise hem mahallenin namusuna bekçilik yapar, hem de bizim asla ulaşamayacağımız, konuşamayacağımız karakterler olarak çok uzakta dururlardı. Bizim aile ise genelde kadın ağırlıklı olduğundan, babamla annem ayrı olduğundan, kardeşim de olmadığından böyle büyüdüm ben...
Bu yıl, benim için herşeyi ile o kadar özel ve inanılmaz gelişmeler getirdi ki, bunların en çarpıcı olanı, hayatımda var olmayan ama bundan sonra hep varolacak 3 önemli erkeği getirmesi oldu. 2007, sanırım ömrümün en önemli yılı olarak hiç zihnimden silinmeyecek heyecanlarla dolu. Artık hayatımda babam, erkek kardeşim ve tabii en önemlisi sırtımı dayayabileceğim, hayatımı paylaşacağım bir eşim var. Bütün bunların ne kadar önemli olduğunu kestirebiliyordum belki ama yaşamadan anlayamıyor insan. Artık düşündüğüm, endişelendiğim, kaybetmek istemediğim, iyi olmalarını ve hep yanımda olmalarını dilediğim bu 3 adam bana güven veriyor, kendimi yaşama daha bağlı ve mutlu hissediyorum. Artık omuzlarımda kaldıramayacağım bir yük hissetmiyorum...
Kadınlar ile erkeklerin yüzeysel olarak düşündüğümüzden çok daha derinlerde aslında ilişkileri. Bu iki cinsin birlikteliği, her anlamda birlikteliği, baba-kızlık, kardeşlik, yaşam ortaklığı, dostluk gibi, aslında ne kadar güzel, ne kadar güven verici olabilecekken, birbirimizi anlamayarak, anlamaya çalışmayarak, boşyere yıpratarak yıllarımızı tüketiyoruz. Hoşgörü, güven ve anlayışla iyi gitmeyecek hiç bir ilişki yok ve yarın birbirimizin yanında olacağımızdan asla %100 emin olamayacağımız bu yaşam oyununda gerçekten ama gerçekten kalp kırmaya değmiyor...
Ben yaşantımdaki 3 erkek için tanrıya şükrediyorum. İyi ki geldiniz, iyi ki varsınız, hiç bilmediğim değerleri bana gösterdiğiniz için çok ama çok mutluyum... Yazıyı bu kadar klişe bir cümle ile bitirmek istemezdim ama :) hep içimden geldiği gibi yazıyorum işte... Hazır yazma fırsatını buldum, içimi dökeyim dedim. Tabii bu kadar aradan sonra günlüğü hala okuyan varsa...
2 yorum:
var var okuyan var, az kalsin 'ne oldu bu gunluk?' diye hesap soracaktim :)
Valla bu günlükler de olmasa iyice kopacağız birbirimizden. Ben hep bakıyorum senin, demet'in, filiz'in günlüklerine. Güzel şeyler okumak iyi geliyor insana. Hele de güzel şeyler yaşayan yakın dostların olunca. Tadından yenmiyor :)
Yorum Gönder