23 Mayıs 2010 Pazar

Muhteşem Güller...



Canım güzel teyzem DK dün bana gelmişti. Bahçesinden toplayıp getirdiği çeşit çeşit güllerin kokusu evimizin salonundan evin içine doğru yayılmakta dünden beri. Ne yazık ki fotoğraf makinem bozulduğundan ancak cep telefonumla bu fotoğrafı çekebildim. Tam olarak bu muhteşem güzelliği yansıtamıyorum ama umarım birazcık fikir verebiliyorumdur. Hayatımda ilk kez hiç bilmediğim gül kokuları duydum. Gerçekten. Parfüm gibi. İnanılmaz.
Yine, bir kez daha şükrettim bu güzellikler için...

8 Mayıs 2010 Cumartesi

Anneler Günü'ne dair bir iki şey...

Yaşı ilerledikçe duygusallaşıyor insan derler ya aslında ben katılaşıyorum. Eskiden yerli yersiz daha çok ağlardım. Hala öyleyim, hala komedi filmlerinde dahi ağlıyorum ama yine de eskisi kadar değil. Hayır demeyi öğreniyorum. Gerektiğinde "kötü" olabilmeyi. Gereksiz özverinin karşı tarafa yük yüklemekten başka işe yaramadığını...

Ama bir istisna var ki annem. Gün geçtikçe daha fazla görüyorum onu, daha fazla anlıyorum, daha çok empati kurabiliyorum kendisi ile. Eskiden onu eleştirdiğim şeylerin ne kadar haksız olduğunu, onun ne kadar güçlü, dirayetli, ne kadar kendiyle barışık olduğunu görüyorum. İşin en komik tarafı ise onu suçladığım şeylerin hepsinin aslında bende olduğunu, onunla hiç ilgili olmadığını görüyorum...

Yaşamımdaki en büyük şansım olan anneme bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Varlığı için, olduğu kişi olduğu için, benim olduğum kişi olmamdaki katkıları için. Yaşam umarım onu benden hiç almaz, hep yanımda olur, en yaşlı halimizde bile şimdiki gibi oturup gazete okuyup, tv'da bir şeylere bakıp, kahve ve likör içip muhabbet edebilir, birlikte vapura, arabaya binebilir, Bebek Kahve'ye gidebiliriz.

Ben aslında kadınlar açısından çok çok şanslıyım. Yaşamımda büyük iz bırakan kadınlar oldu, halen de varlar. Annem gibi dediğim insanlar, annem kadar sevdiğim insanlar... Yaşamımın ilk yıllarının en önemli kişisi büyük babaannem, büyük aşkım anneannem, elbette annem, yaşam boyu sırdaşım teyzem DK, öz teyzem olmayan ama bir o kadar öz teyzem olan SU, emektarımız canımın içi Ayşe Ablam, hangi birini sayayım? Annemin arkadaşlarından bazen bir insanın annesinden görmeyeceği iyilikler gördüm, kendi teyzelerimin sevgisi, arkadaşlarımın başımı yasladığım omuzları bazen öyle değerli, öyle güzel geldi ki...

Yarın anne olan, kadın olan herkesin anneler günü kutlu olsun. Her ne kadar geyik olsa da, ticari boyutu ile hepimizi illet etse de ben özel günleri seviyorum...

Annem, anneciğim herşey için sonsuz teşekkürler... Hakkını ödemek elbette mümkün değil ama umarım biraz olsun seni mutlu etmeye başarabilecek kadar uzun olur yaşamım... Seni seviyorum.

5 Mayıs 2010 Çarşamba

Yaşasın 5 ay taksit erteleme vaar!

İkea geldi ve hayatımızı değiştirdi.

Keşke gelse, geliyormuş, ha geldi ha gelecek dedik. Geldi ve gerçekten hayatımızı değiştirdi.
Aradan da 5 yıl geçmiş bile.

Hep birlikte Ikea kataloğu inceleyip "aay ne kadaar güzeeelll!" demek sosyal aktivitelerimizin önemli bir parçası haline gelmedi mi? Yakında Kuzey Avrupalı'lar gibi haftasonu mabedi olmazsa şaşmayalım... Herkesin arabasının arkasında mini boy bir çekici, bu hafta Ikea'dan ne alsak aktivitesi...

Yalan mı?

Neyse bu kadar lafın üzerine Ikea'nın 5. yılı olduğunu hatırlatayım, özel kampanyalar var, indirimler fırsatlar, hatta Axess kartınız varsa "5 ay" erteleme yapıyorlarmış!!!. Ne güzel değil mi?

Bana kalsa köleliğinizi 5 ay daha uzatma aktivitesi. 

Bence, taksitli alışveriş bitirdiğimizde insanlığımızı yeniden keşfetmeye başlayacağız! Özgür olacağız... 

Bankalardan artık hiç hoşlanmıyorum. Uzun süren kriz, maaş alamama ve işsizlik dönemimde yıllardır binlerce para kazandırdığım, bütün ödemelerimi erken erken yaptığım bankaların beni bir an evvel haciz konumuna getirebilmek ve psikolojik olarak çökertebilmek için ne kadar çaba gösterdiklerini gördüm ve onları reddediyorum artık. 

İlk fırsatta tüm kredileri, kredi kartlarını kapatıp bankasız bir hayat yaşamak ilk hedefim. Amin!

Bütün bunlar beni Ikea'ya gidip 5 ay ertelemeli alışveriş yapmaktan engelleyecek mi peki? Sanmıyorum... Halen o kadar olgunlaşmadım sanırım. Bir dahaki sefere inşallah. :)