16 Şubat 2007 Cuma

Günün Yemeği

Öğlen ZÜ ile Ortaköy'de Sedir'e gidip yemek yedik... Yarım domatese saplanmış 6 adet çubuk üzerinde çöp şiş!! yedim. Lezzetliydi de komik derecede azdı yani... :)

Akşam ise program süper... ND ve EE (küçük olan) ile bolonez soslu makarna yapacağız. Bunu yaptığımızda genelde (ayıptır söylemesi) hayvani derecede çok fazla oluyor ve MD sağolsun bizden daha az yiyen bir adam olduğu için, e EE de küçük zaten, hepsini ND ve ben yiyoruz. Maaşallah! :)))) Sonra zaten geleneksel kahve-likör-sigara üçlüsü var ki o da en süper an oluyor bütün bunların üzerine... Daha da sonra kendimizi barlar sokağına atardık ama EE yarın seyahate gittiğinden erken kaçacak, ND hayatta evden çıkmaz, bence. Bakalım... Zorlayacağız. :)

14 Şubat 2007 Çarşamba

Günün Sözü...

"Good is the enemy of excellence"...

Bu sözleri bize yıllarca "mükemmel, iyinin düşmanıdır" diye bellettiler. Şimdi anlıyorum ki, tam tersi; "iyi mükemmelin düşmanıdır". Bunun üzerinde düşünmek gerek...

Bu Sevgililer Günü Beni Öldürecek...

Bu, sevgililer günü geyiği, beni öldürecek.

Bir reklamcı olarak bunu söylemem pek hoş değil biliyorum ama profesyonel değil de, tüketici gözü ile bakmaya çalıştığımda, özellikle şu kalpli malpli yatak çarşaflarının yapılması ve de kocaman ilanlar yayınlanması bana batıyor. Bunları kim alıyor allah aşkına. Alan varsa kızmasın ne olur!.

Bir de seri ilan sayfalarında çıkan ilanlar ayrı bir alem... Bugünküleri okurken, elimizde olmadan çok güldük sabah ajansta. Aşk ve sevgiye saygısı olmayan bir insan gibi görünmek istemem ve de hatta tam tersi de, pek saçma değil mi allah aşkına?

Ne bileyim... Belki de haksızlık ediyorum. Belki de ben duyguların böyle ayağa düşüp, beylik laflarla söylenmesine çok sıcak bakmıyorum. (Bir tane ilanda; "gülü bir gün, seni her gün, gülü soluncaya, seni ölünceye dek seviyorum" şiiri vardı!!!)

Zaten de beni ilgilendirmez. Herkes sevgisini istediği gibi ve de istediği gün anlatsın. Değil mi ama? İsterse bir gün 10 tane çiçek alsın, kalan bütün günler dayak atsın... !!!

Ama duygularım bunlar. Eh burası da duygularımı dile getirdiğim yer olduğuna göre...

Yani, yapacak bir şey yok. :)))

13 Şubat 2007 Salı

EE 35 yaşında... deermişiimm...

Değil tabii, hiç olur mu? EE (büyük olan) (mecazi manada büyük tabii) hiç 35 olur mu?
Geçen Cuma akşamı, onun yeni yaşını kutlamak için bütün ekip Pucci'ye gittik. Biz, HG ile aşırı erken giderek rekor kırdık, arkasından ZA ve erkek arkadaşı geldiler. 8'de buluşacaktık, EE (daha önce de yazdığım gibi) yine geç geldi tabii, yanılmıyorsam 9,5'u geçiyordu... Neyse güzel bir geceydi, bol güldük, bol eğlendik... Eski dostlar bir araya geldi. EE geceyi erken terketti ama nedenini buraya yazmayacağım... :) Kızar yoksa... :))) Neyse ben fotoğrafları ancak indirebildim o yüzden buraya koymakta da geciktim. EE'nin işleri zaten hep böyledir. Geç olur... Ama neyse canım, geç olsun da güç olmasın... İyi ki doğdun... Çok yaşa, iyi yaşa!

10 Şubat 2007 Cumartesi

İyi ki Lazlar var...

Ne kadar şanslı olduğumuzu bir türlü takdir edemiyoruz... Her biri mükemmel bir çok şeyin katılarak pişirildiği çok ama çok lezzetli bir çorbaya benzeyen bir kültürümüz var. Geçen gün, hangi gazete unuttum, bir haber vardı. 1 saat buna güldük... Haber şöyle: Bir Karadenizli vatandaşımız gecenin bir yarısı dayısını arar. "Ben kaza yaptım, uçuruma yuvarlandım, ölüyorum, yetiş" der. Dayısı polisi ayağa kaldırır. 1 helikopter, 1 ambulans, 80!!! jandarma, bir sürü polis olay yerine gider. Bakarlar, araba ya da kaza yok! Araştırırlar, koşuştururlar, hiç bir şey yok. Sonra vatandaşı ararlar, kendisi evde çay içip TV seyretmektedir. Dayısına bir şaka!!! yapmıştır... Yaaaa!!! Ben buna ne diyeyim artık yaa... Canım benim, eşşek oğlu eşşek şakası yapmış. Sanırım polis arkadaşlar kendisine saygılarını sunmuşlardır. Seviyorum ben Karadenizlileri ama... Bence süper insanlar... :)))

İstanbul Sözlüğü...

Bugün Sabah'ta yazıyordu... http://www.gazeteistanbul.com/istanbulSozlugu.aspx adresinde bir İstanbul Sözlüğü oluşturuluyor. Hedef 1 milyon maddeymiş ki bence hepimiz katılırsak çok daha da fazla madde olabilir. Ben hemen iki madde girdim bile. :) Şehrimizin değerini bilelim ne olur, gerçekten dünyanın en güzel şehrinde yaşıyoruz, tadını çıkarmalıyız.

4 Şubat 2007 Pazar

Yarışma

Bugün Cumhuriyet'in baş sayfasında Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın bir şiiri vardı. Unutmuşum bu şiiri, kimbilir kaç yıl olmuştur okumayalı...

Yarışma

Akların yarışmasını yaptılar
Tanrı katında
Dediler en güzeldir ne ki ak
Katıldı bulutlar melekler yatırlar
Yıkanmış çamaşırlar bile katıldı
Bin kuş katıldı
Kartal leylek martı güvercin...
Bin teki ak

Nasıldı deniz
Nerelere uzanıyordu ses
Niye yaşıyorlardı kim
Niçindiler?
Birinci seçildi nelerden sonra
Bir körün ellerindeki ak

2 Şubat 2007 Cuma

Kısa Kısa 02 Şubat 2007

... Posta gazetesi sayesinde insanın canı hiç sıkılmıyor vallahi... Bugünkü manşet "Ölümüne Seks". Daha ben ne diyeyim ki... Haberi de okumak lazım ama... Bir çift uçurum kenarına arabalarını park ediyorlar, ön koltukta işi pişiriyorlar, sonra nasıl oluyorsa oluyor el freni boşalıyor... :))) Yani gülmeyeyim diyorum, olmuyor. Ya madem bir halt edeceksiniz, niye arka koltukta değil? Yani manzara mı seyrediyorsun? Ne yapıyorsun? Allahım yarabbim yaa!
... "Yemen Ah Yemen" diye bir kitap aldım demiştim ya, onu okuyorum bu aralar. Şu vatan için ne mücadeleler yapılmış ve ne kadar büyük bir imparatorluğun mirasçılarıyız, insan okudukça, daha da çok okudukça daha iyi anlıyor... Çok hüzünlü yahu, ağla dur!
... Geçen gün sevgili arkadaşım HG'ye "harcamalarımı kısıtlıyorum, bu yıl National Geographic'e bile üye olmadım" dedim diye bana National Geographic üyeliği hediye etmişti. Ne kadar ince bir hareket olduğunu söylememe gerek var mı? Canım benim, çok teşekkür ederim. Bugün ilk sayı elime ulaştı, üstelik "Büyük Buluşlar" ansiklopedisi de hediye. Ve süper bir kitap gerçekten. O yüzden çok ama çok mutlu oldum. Bu kitabı ajansta tutacağım böylece hep birlikte kurcalayabiliriz arada sırada...

Eric Grohe Murals...

Eric Grohe'nin 3 boyutlu resimlerini bilen bilir. Adamın yaptığı çalışmalara gerçekten hayranlık duyuyorum. Web sitesi http://www.ericgrohemurals.com/... Diyorum ki Türkiye'de, tercihan İstanbul'da ya da Ankara'da çok uzun duvarlar olan bir caddede, mesela bizim Çırağan'daki gibi, bir kurtuluş duvarı yapılsa. Çırağan'da Atatürk resimleri asılı. Görenler bilir. Onların olduğu yere olabilir mesela. Bütün o yol boyunca 3 boyutlu olarak Cumhuriyet'e nasıl kavuştuk, nasıl mücadeleler verdik ve bugünlere nasıl geldik o canlandırılsa. Hem de Atatürk sanki yanımızdaymış gibi bir duygu olmaz mı? Çok isterdim böyle bir şey olmasını...

1 Şubat 2007 Perşembe

Vapurun Güzelliği...

Her gün vapurla gidip gelince insan böyle olağanüstü manzaralarla karşılaşabiliyor... Kendimi çok şanslı hissediyorum böyle günlerde... Bu fotoğrafı telefonumla çekmiştim ve günlerdir unutmuştum. Aynı gün vapur sis yüzünden batacak sanmıştık MS ile, bu da işin riskli kısmı tabii... :))