.jpg)
Sıradan bir kadının yaşamı, gitiği yerler, günlük düşünceleri, hayata bakışı, rahatsız oldukları, mutlu oldukları, çevresindeki insanlar, merak ettikleri, ilgilendikleri vs. vs. vs.
30 Nisan 2007 Pazartesi
27 Nisan 2007 Cuma
Sigarayı bırakmak...
Ruyan (Elektronik Sigara) için çalışma yaparken sigarayı bırakmakla ilgili de araştırma yapıyordum (haliyle) ve ekşi sözlük'te aşağıdaki girişi okudum. Çok hoşuma gitti ve tabii ki (tabii ki dememin nedenini beni tanıyanlar bilir) gözlerim doldu. :) Girişi yapanın iznini alamadım ama buraya koyuyorum, eminim o da kızmayacaktır...
"babam otuz beş yıllık sigara tiryakisiydi. fosur fosur içerdi ve hatta bazı akşamlar oturma odasına gaz maskesi ile girmek zorunda kalırdık. kül tablasında yanan birden fazla sigara artığı görmek, muhtar çakmağından beş dakikada bir çıkan o mayhoş ateş sesini duymak artık rutin şeylerdi bizim için.yine böyle dumanlı kof bir akşam üstü oturma odasında pineklerken babamla şöyle bir diyalog geçti aramızda:-ne anlıyorsun sen bu boktan?-anlamadım?-kaç sene oldu bu tiryakilik sende?-30 seneyi geçti herhalde...-bıraksan iyi olmaz mı?-valla zor oğlum bu saatten sonra...alışkanlık olmuş bi kere-ama baba bak sağlık, sıhhat, mutluluk...-geç boşver bunları...o anda bir sessizlik oldu. kafamdan kırk tilki geçti ve nasıl olduysa doğru hayvanın kuyruğundan yakalayıp vurucu bir nokta bulabildim:-torunların baba...-ha?-torunların diyorum...-ne olmuş onlara?-her şeyi geçtim bari onları düşün. torunların şimdi üç beş yaşında. onların mezuniyet törenlerinde alkış tutmak, düğünlerinde halay çekmek, bayram ziyaretlerinde nasıl da büyüdüğünü görmek istemez misin?-eee isterim tabii...-o zaman söndür şu elindeki vicdansızı...torun kokusunu daha iyi içine çekebilmek için, çocuklarımızın seni daha çok öpebilmesi, "dedeciğim" diye boynuna sarılabilmesi için at o elindekini artık...gene bir sessizlik kapladı ortalığı. yaklaşık otuz saniyelik bir duraklamadan sonra yarısı yanık sigarayı kül tablasına götürdü babam. titrek elinin ucundan kıvılcımlar çıktı. ve ardından pakette kalmış dört sigara daha kül tablasına boyunları kırık olarak ulaştı. ve o günden bu yana dört ay geçti, babam hala sigaraya elini sürmedi...ve o akşam mutluluk içinde ben, yan odaya geçtim. çıkıp balkona yıldızları izledim. garip bir zafer sarhoşluğuyla elim gitti gömlek cebine. yaktım cigaramı üfürdüm dumanı havaya, keyfim yerine geldi... (ehehe)"
"babam otuz beş yıllık sigara tiryakisiydi. fosur fosur içerdi ve hatta bazı akşamlar oturma odasına gaz maskesi ile girmek zorunda kalırdık. kül tablasında yanan birden fazla sigara artığı görmek, muhtar çakmağından beş dakikada bir çıkan o mayhoş ateş sesini duymak artık rutin şeylerdi bizim için.yine böyle dumanlı kof bir akşam üstü oturma odasında pineklerken babamla şöyle bir diyalog geçti aramızda:-ne anlıyorsun sen bu boktan?-anlamadım?-kaç sene oldu bu tiryakilik sende?-30 seneyi geçti herhalde...-bıraksan iyi olmaz mı?-valla zor oğlum bu saatten sonra...alışkanlık olmuş bi kere-ama baba bak sağlık, sıhhat, mutluluk...-geç boşver bunları...o anda bir sessizlik oldu. kafamdan kırk tilki geçti ve nasıl olduysa doğru hayvanın kuyruğundan yakalayıp vurucu bir nokta bulabildim:-torunların baba...-ha?-torunların diyorum...-ne olmuş onlara?-her şeyi geçtim bari onları düşün. torunların şimdi üç beş yaşında. onların mezuniyet törenlerinde alkış tutmak, düğünlerinde halay çekmek, bayram ziyaretlerinde nasıl da büyüdüğünü görmek istemez misin?-eee isterim tabii...-o zaman söndür şu elindeki vicdansızı...torun kokusunu daha iyi içine çekebilmek için, çocuklarımızın seni daha çok öpebilmesi, "dedeciğim" diye boynuna sarılabilmesi için at o elindekini artık...gene bir sessizlik kapladı ortalığı. yaklaşık otuz saniyelik bir duraklamadan sonra yarısı yanık sigarayı kül tablasına götürdü babam. titrek elinin ucundan kıvılcımlar çıktı. ve ardından pakette kalmış dört sigara daha kül tablasına boyunları kırık olarak ulaştı. ve o günden bu yana dört ay geçti, babam hala sigaraya elini sürmedi...ve o akşam mutluluk içinde ben, yan odaya geçtim. çıkıp balkona yıldızları izledim. garip bir zafer sarhoşluğuyla elim gitti gömlek cebine. yaktım cigaramı üfürdüm dumanı havaya, keyfim yerine geldi... (ehehe)"
26 Nisan 2007 Perşembe
HG'nin kareleri...
25 Nisan 2007 Çarşamba
Londra'nın Pubları...
.jpg)
Memlekete geri döndüm...
Başka bir ülkeye gidişin en güzel yanı memlekete dönüş oluyor genelde de, bu kez öyle olmadı. 4 gün hiç yetmedi. Ama MH sağolsun bana açık bilet verdiği için (mecazi anlamda tabii) istediğim zaman yine gidebilirim. :))
.jpg)
Bu fotoğraf MH'nin evinin balkonundan manzara. Ev Thames nehrinin küçük bir parçacığının içinde. Minik bir liman diyebiliriz. Tekneleri de insanlar ev niyetine kullanıyorlar.
.jpg)
Bu da nehrin üzerindeki köprüden eve doğru bakış... Sağda ortadaki bina MH'nin oturduğu apartman. Önünde de tahtadan bir teras var. Oturanlar Pazar günü orada piknik yapıyorlardı. Hava da çok güzeldi. Süper bir yer yani...
.jpg)
Bu fotoğraf MH'nin evinin balkonundan manzara. Ev Thames nehrinin küçük bir parçacığının içinde. Minik bir liman diyebiliriz. Tekneleri de insanlar ev niyetine kullanıyorlar.
.jpg)
Bu da nehrin üzerindeki köprüden eve doğru bakış... Sağda ortadaki bina MH'nin oturduğu apartman. Önünde de tahtadan bir teras var. Oturanlar Pazar günü orada piknik yapıyorlardı. Hava da çok güzeldi. Süper bir yer yani...
18 Nisan 2007 Çarşamba
17 Nisan 2007 Salı
Arzum Cumhuriyet Mitinginde...
.jpg)
16 Nisan 2007 Pazartesi
1001dilek.com
www.1001dilek.com adresine girip bir çocuğun dileğini gerçekleştirebiliriz. Deniz Feneri Derneğinin bir aktivitesi. Bence süper...
13 Nisan 2007 Cuma
Kısa Kısa 13 Nisan 2007
Bugün 13. gün ve Cuma... Bu meşhur mit ile ilgili bir çok açıklama var. ZÜ'nün bana yılbaşı hediyesi olarak aldığı "Cadı Ajandası'nda (ki ben onu günün önemli 3 olayını yazdığım bir günlük olarak kullanıyorum) güzel bir açıklama vardı. Onu akşam buraya yazacağım...
Öğlen ZÜ ile Ortaköy'de Safir'de yemek yedik. Güzel bir yemekti. Ruyan'ın verdiği elektronik puro'yu da içtim. Süper bir alet. Sigarayı bıraktığımdan beri içimde oluşan eziklik hissini çok iyi bastırıyor. Sigarası da daha da güzel üstelik...
İçimdeki sıkıntı hala geçmiş değil. Ama Londra'ya gidince geçecek bence... :)
Yapı Kredi Sigorta ile kavga ettim. Bana ulaşamamışlar!!! Uzay çağında bana ulaşamamış olmalarını kabul etmekte çok zorlanıyorum. Üstelik cep telefonum kendilerinde olduğun halde! Bütün finans kuruluşları ile aram kötü, anlaşamıyoruz kendileri ile. Ben müşteri ilişkilerinden onların anladığından çok farklı bir şey anlıyorum bence...
Öğlen ZÜ ile Ortaköy'de Safir'de yemek yedik. Güzel bir yemekti. Ruyan'ın verdiği elektronik puro'yu da içtim. Süper bir alet. Sigarayı bıraktığımdan beri içimde oluşan eziklik hissini çok iyi bastırıyor. Sigarası da daha da güzel üstelik...
İçimdeki sıkıntı hala geçmiş değil. Ama Londra'ya gidince geçecek bence... :)
Yapı Kredi Sigorta ile kavga ettim. Bana ulaşamamışlar!!! Uzay çağında bana ulaşamamış olmalarını kabul etmekte çok zorlanıyorum. Üstelik cep telefonum kendilerinde olduğun halde! Bütün finans kuruluşları ile aram kötü, anlaşamıyoruz kendileri ile. Ben müşteri ilişkilerinden onların anladığından çok farklı bir şey anlıyorum bence...
12 Nisan 2007 Perşembe
1 hafta kaldı...

8 Nisan 2007 Pazar
Yüksek Sadakat ve Salsanat...
.jpg)
3 Nisan 2007 Salı
HG'nin kareleri...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)