18 Nisan 2010 Pazar

Alzheimer Korkusu

Yıllar önce, anneannemin evde bakımı ile baş edemeyince (büyük suçluluk duyguları ile kıvranarak) onu yatırdığımız bakımevinde Alzheimer gerçeği ile karşı karşıya gelmiştim... Öğretmen, avukat gibi meslek sahibi nice kadının dünya ile bağlantısını kopardığına tanık olmak içimi fena halde acıtmış, bayağı da korkutmuştu doğrusu. Annem ise her zamanki rasyonel, tedbirli hali ile bu hastalıktan korunmanın yollarını araştırmış, sıkı bir şekilde de uygulamaya girişmiştir. Bu bağlamda annemi sürekli bulmaca çözerken, dişlerini ters eli ile fırçalarken, evine başka başka yollardan giderken, sol eli ile yazı yazarken görebiliyoruz. :)

Bugün eniştem MG'den gelen bir mailde de Alzheimer ile mücadele etmenin güzel bir yolu tavsiye ediliyordu, ben de fırsat bu fırsat bunu paylaşayım istedim. Bu meşhur doktor Mehmet Öz'ün tavsiyelerinden biriymiş. Şöyle ki:

Mümkünse, her sabah veya akşam, günde bir kez olabilir, sert bir zemin üzerinde, çıplak ayakla, sağ ve sol ayak üzerinde, GÖZLERİNİZ KESİN TAM KAPALI her iki kolunuz yanlara T şeklinde açık, yaklaşık 30 sn.'de 100'e kadar, tek ayak üzerinden "sesli" sayarak DENGE'de durma eğitimine vücudunuzu ve beyninizi mutlaka ACİL alıştırınız. İlk bir hafta sayamamanız çok normal. İlk bir haftadan sonra, 100'e kadar sayarak bu eğitime vücudunuzu alıştırırsanız, ileride kesinlikle Alzheimer konusunda sorun yaşamazsınız.

diyor kendisi...

Alzheimer inanılmaz ilginç bir hastalık. Benim referans kitaplarımdan olan Louis L. Hay'in "Düşünce Gücüyle Tedavi"'de Alzheimer'in nedenleri olarak "yaşamı terketme arzusu", "hayatı olduğu gibi kabul edememek/kabul etmeyi reddetmek", "çaresizlik ve yetersizlik", "yoğun öfke" gösteriliyor. Aslında (bana göre) çoğu hastalık gibi Alzheimer da geçmişimizde yaşadıklarımızla başa çıkamayıp geleceğin de benzer olacağından ve böylece elimizde heba olmuş bir yaşamla ölüp gidecek olma fikrinden doğan korku ile ortaya çıkıyor. Bana kalırsa bunun en yoğun yaşandığı ve bilinçaltında şalteri tamamen kapatmanın daha kolay görüldüğü, kişinin kendini tamamen korumaya aldığı bir yaşam durumu.

Bu durumda yaşamın lineer bir akış içinde ilerlemediğini, her günün yeni bir gün, her anın yeni bir an olduğunu, geçmişte olan olumsuz deneyimlerin bu "an" için, dolayısı ile gelecek için referans olamayacağını kabul etmekle işe başlamalıyız. Güvensizlik, korku, bağışlayamama, içerleme, öfke gibi olumsuz duygular o kadar güçlüdür ki, bunlarla savaşıp yoketmek için en az onlar kadar güçlü olmak, bu duygular, düşünceler bastırdığında aklımızdan kovmak için sabırlı ve kararlı olmak gerek diyorum.

Geçmiş defterleri kapattığımızda elimizdeki yepyeni bembeyaz sayfaları ile tertemiz defterimizi açabiliriz artık. O zaman da Alzheimer, kanser, ülser vs. vs. zaten uzak olacaktır bedenimizden...

İyi Pazarlar herkese...

Hiç yorum yok: