Evet, evet, tamam, biliyorum, günlüğü çok ihmal ettim, artık okumayı bırakmışsınızdır hatta ve belki bir şans yeniden girerseniz yeniden kazanabilirim az sayıdaki okurumu. Ve, fakat; ciddi nedenlerim vardı bu ara için... Hayat öyle hızlı akıp geçiyor ki, ben yetişemedim, günlük de arada gümbürtüye gitti diyeyim, bir başlangıç yapayım bakalım gerisinde neler gelecek...
Arnavutluk hızlı geçti, en azından günlüğe yazdığımın ertesi... 70'li yıllarda kalakalmış bu ülke ve insanlarını çok sevdim, medyasının ilkelliğine şaşırıp, biraz da takdir ettim çünkü muhtemelen herkesin sokaklarda yaşamasının önemli bir nedeni televizyon yayınlarının ilkelliği. Bu kadar güzel espresso, machiatto vs. yapılabilmesine şaşırdım, ikinci gecemizde gittiğimiz restaurant'ın yemekleri, bahçesi ve bardaktan boşanan yağmurla ıslanan ormanlardan gelen mis gibi toprak kokusu ile delirdim, Gjirokaster'e (bana anlatıldığı kadarı ile) aşık oldum, en kısa zamanda oraya gitmek istedim, hemen CC'ye söyledim, "götür beni orayaaa" dedim, bütün şımarıklığıma nazikçe katlanarak "elbette" dedi o da, Cumartesi sabahı oldu bir kalktım, fena halde şifayı kapmışım, burnum nasıl akıyor, hastayım, minik bir toplantı yapacaktık ama yatacağım dedim ben, uçak saatine kadar yattım. Sonra bir baktım, hoop İstanbul'dayız. Allaha şükür!
O gece hastalık, sevgilim, ben, yemek, muhabbet, uyku, hastalık geçti, Pazar iyice beterdi, tamamen yatakta geçti. Çocukluk günlerim gibi, gece annem beni 2 kere terletti, giysi değiştirtti, yıkadı, bir daha yatırdı, Tylolhot kürü yaptım derken Pazartesi sabahı oldu, baktım yok, kalkamıyorum, azıcık ateşim var, tel tel dökülüyor vücudum, işe gitsem bir türlü gitmesem bir türlü. Eh, tabii vazife bizi bekler, kalkıp gittim ama saat 14:00'e kadar dayanabildim. CC beni aldı, ilaçlar verdi, baktı, ilgilendi. Ertesi gün hoop, o da hastalandı. :) Hastalıktan başımızı alamadık, nazardır diyerek güldük geçtik, kocakarılar gibi...
Bu kadar açıklama niye günlükle ilgilenemediğim için, vallahi billahi bahane değil. :) Eski performansıma kavuşmak üzereyim bak söz. Aklımda yeni güzel şeyler, yeni yazılar, Arjantin, Madagaskar, bayram tatili, mendil satan önlüklü kız, bizim bakkal çırağı Bayram ve daha bir çok şey var. Bekleyin geliyorum. :)
4 yorum:
madagaskar'a benden once gidersen kesinlikle hasedimden catlarim, onu soyliim. yillardir yandan yandan bakiniyorum. aaa.. hayatta olmaz, once ben!
seni artık cc beklesin, biz sabırsızız, yaz hemen yolmayayım:)
bir de madagaskar çizgi film değil mi, çizgi film stüdyosuna mı gidiyorsunuz, beni de götürün, iki elimden tutup, hoppaaa yapın, ne de olsa büyüksünüz benden ikiniz de, ihohhihohohohahaha:)))
Yolarım! Bak o kadar söylüyorum. İkinizi de. :)
Yorum Gönder