Bahar geldi ya, dünyanın en güzel şeylerinden biri olan bahar çiçeklerini konu etmezsem olmaz diye düşündüm. Google'da kiraz çiçekleri yazınca olağanüstü fotoğraflar çıkıyor. Benim seçtiğim bu muhteşem fotoğraf bile aslında yetersiz ama onlarca fotoğraf koysam yazı güme gidecek diye düşünerek bunu koymayı uygun gördüm.
Bahar çok acaip bir mevsim gerçekten. Daha fazla güneş görmeye başlıyoruz bir kere, en güzel yanlarından biri bu. Trafik bile mucizevi bir el dokunmuşcasına rahatlıyor. Ama hiç bir şey baharda çiçek açan ağaçlar gibi olamaz. Memleketimizde ne yazık ki, ağacın, kuşun, çiçeğin değeri az, o yüzden bahar çiçeklerinin tadını fazlaca çıkaramıyoruz çünkü ağaç az! Ama İngiltere'de baharda öylesine köpürür ki ağaçlar; yollar (sanki kar yağmışcasına) bahar çiçekleri ile dolar, onlara kıyamayarak ama çaresizce basarak yürürsünüz. O muhteşem manzarayı özlüyorum doğrusu ne yalan söyleyeyim. Ama yine de bu sabah bizim ofisin karşısındaki apartmanın bahçesindeki ne ağacı olduğunu da tam bilemediğim ağacın çiçeklerine bakınca o bahar sevinci doldu içime. Bizim ofisin bahçesinde kupkuru dalları ile hüzünlü duran ağaca bile yakından baktım, yeşermeye başlamış, bir haftaya kadar o da dayanamaz sanırım, patlatır muhteşem çiçeklerini.
Çocukken, bahçelerin bol, yazların uzun, özgürlüğün sonsuz olduğu günlerde bunları kucağımıza doldururduk ve filmlerdeki gibi kafamıza taçlar yapar öyle gezerdik. Şimdi yap desen yapamayacağım o çiçekten taçların neşesini öylesine özlüyorum ki bazen... Yine de her devrin kendine göre bir güzelliği var işte. Hiç bir şey kalmasa da elimizde; ülkemiz hiç olmadığı kadar karanlık günler yaşıyor gibi görünse de, her karanlığın bir aydınlığı var. En azından bol güneş ve bahar çiçekleri var... Ve çoğu zaman hiç bir şey de göründüğü kadar kötü olmuyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder