19 Mayıs 2008 Pazartesi

Herkesin yavrusu ofise...

Bugün 19 Mayıs ya, arkadaşlarımız çocuklarını getiriyorlar ajansa...

Benim de tabii çocukluğum geliyor aklıma.

Ben çok küçükken, annemin Akbank'ın Beyoğlu Şubesi'nde çalıştığı günler...

Bana inanılmaz büyük gelen o servis (onlar o zamanlar servis derdi, galiba Krediler Servisi, bugünkü adı ile departman olabilir). Sağlı sollu sıralanmış masalar vardı anımsadığım, salonun en sonunda da bir bölüm, arşiv olmalı. Salona girişte servis müdürünün camlı bölmesi. Ne kadar sert yüzlü bir kadındı, adını unuttuğum. Sonra hemen servisin girişinde solda bir daktilo. O daktiloya koşa koşa gider, ilk iş tüm tuşlara basardım. Tabii hepsine basılınca, normalde gidip kağıda baskı yapan metal harf sopaları kontrolden çıkar, üst üste binip ortada toplanır, onları yerine götürürken ellerim mürekkep olur, bu böyle tekrarlanıp dururdu. Allahım ne kadar eğlenceliydi. Sonra içerideki arşiv dairesine giderdim annemin arkadaşlarından biri ile, o zamanlar aklımın almadığı ve çok muhteşem bulduğum dahili telefondan annemi arardık ve ben onunla yurtdışından konuşuyormuş gibi yapardım, bu da süper eğlenceliydi. En son facitleri kurcalar, onları da bir güzel halleder, verilen kağıtlara manasız resimler yapardım.

İşin en güzel tarafı ilgi odağı olmaktı. Herkes beni sever, mıncıklar, yiyecek bir şeyler verirdi.

Annem ne kadar genç ve olağanüstü güzeldi, hele de yakındaki kuaföre de gidersek üstüne, değme keyfineydi.

Allahım tatil günleri annemin bankasına gitmek ne kadar da eğlenceli bir şeydi!

Hiç yorum yok: