26 Mayıs 2008 Pazartesi

İstanbul'da bir köy...

Kuzguncuk'a gittik Cumartesi günü... "İstanbul içinde bir köy" diyor Kuzguncuklular. Doğru diyorlar. Küçücük binaları, hala birçoğu arnavut kaldırımı sokakları, dik yokuşları, ahşap evleri, kilisesi, camisi, havrası, kahveleri, geleneksel yiyecekler satan yerleri, manavı, hem ayakkabıcı hem sayısal loto ve iddia bayi olan kendine özgü dükkanları ile Kuzguncuk sahiden de İstanbul içinde bir köy... Perihan Abla'yı kim unutabilir? Anneannemle yıllar sonra bile tekrar tekrar seyretmiştik. Yine dolaştık oralarda, Perihan Abla sokağında hayatımın evinin bulduktan ve fiyatını öğrenip "amanın" diye birbirimize baktıktan sonra, börek yedik, ayran içtik, yavaş yavaş merdivenli ara sokaklardaki evlerin tadına vardık...

Dik yokuşlarından tırmandık yukarı. Tam kilisenin tepesindeki duvardan manzarayı seyrettik. Kuzguncuk artık sit alanı. Yani tek bir çivi çakmak, binaları yıkmak, yeniden yapmak, her şey yasak. Eski, geleneksel yapılar için bu mükemmel bir çözüm ama çirkin apartmanlar, gecekondu kılıklı evler için de geçerli olmasaydı keşke de, onların yerine de aynı tadda yapılar yapılabilseydi. Bana kalsa tadına tad katılmış olurdu ama mümkün değil anlaşılan. Yine de elimizde kalan son bir kaç İstanbul kırıntısından birinin sit alanı ilan edilmiş olması sevindirici.



















Sahilde; İsmet Baba'nın yanındaki banklardan güneşi ve karşıdaki metropol manzarasını seyretmek de az keyif değil hani. Kuzguncuklular çok alışmış bu manzaraya belli ama bizim için çölde vaha gibi bir güzellik. İstanbul'dan bir tane daha olmadığını iyice anlamak için o noktadan bakmak gerek İstanbul'a zaman zaman. Başka bir büyü var Kuzguncuk'ta nedense...

Burada da yüzler değişiyor dedi CC. Bana kalsa o kadar da değil. Ama yaşlılar öte dünyaya geçince ne olur bilemem. Söylediğinde haklılık payı var çünkü. Yozlaşmadan payını alır, sit alanı malanı da kalmaz allah bilir. Güvensiz olmak istemiyorum ama zorluyorlar insanı!

Yine de İstanbul'da yaşamak denince insanın ilk aklına gelen yer bana kalırsa. Kuzguncuklu olmak isterdim, o kültürle büyümek de. Kimbilir belki de bu yaştan sonra kısmet olur. :)

Hiç yorum yok: