6 Haziran 2008 Cuma

Hem ziyaret hem ticaret...

Geçen Perşembe akşamı, hani akşam olsa da eve gitsek modunda olmak isteyip de işten güçten öyle bir lükse fırsat bulamazken, saat 17:00 civarlarıydı ki; aslında bekliyordum, biliyordum, yani ertesi gün Kayseri'de olacağımızı biliyordum da, Cumartesi de kalmamız gerektiğini bilmiyordum, öğrendim! Haydaaaa! Sevmiyorum artık haftasonu gezmelerini kardeşim, evli barklı kadınım ben diye kendi kendime söylenirken aklıma geldi, CC de gelsin bizimle, gezer, fotoğraf çeker oyalanır, toplantılardan fırsat buldukça da gezeriz... Ne iyi etmişim, öyle yaptık...

Perşembe akşamı Cuma sabahına uçak bulmak ne zormuş, yarım saatimizi uçak bulmaya adadık, sonunda CC'ye Nevşehir'e bir uçuş bulduk. Hesabımız biz Kayseri'ye gideceğiz, o Nevşehir'e, biz toplantıdan çıkınca ortada buluşacağız. Bu niyetle çıktık yola. Yine uçak sabah 07:30, yine uyuyarak gittik, hoop Kayseri'deyiz. Bir indik, bir sms mesajı ve toplantı iptal! Şok haberle sarsıldık, boş yere geldik diye tabii, eh ne yapacağız, enseyi mi karartalım, bariz gezelim diye attık kendimizi yollara, ver elini Ürgüp! :) (Sonra iki toplantımız da Cumartesi oldu, Cuma da yanımıza kar kaldı, böyle işe can kurban vallahi, nazar değmesin!)

Ürgüp olağanüstü bir yer. En son gidişim 1994 falan olmalı, hatta tek gidişim bu. 14 yıl geçmiş aradan, bu yüzden kısa da olsa eski tadını aldım, tadı damağımda kalmış meğerse. Ürgüp kasabasının merkezi oyuncak şehir gibi. Mini mini tarihi evler, binalar, hamamlar, camiler... Onların üzerindeki modern tabelalar, arabalar ve aradaki beton alışveriş merkezi de olmasa insan kendini 300 yıl geride zannedebilir ama ne yazık ki ulusça böyle bir duyguya izin vermeyecek şekilde varlığımızı bozmaya pek meraklıyız.




















































Dakika 1 gol 1, Ürgüp'e vardık, arabadan indik, ilk karşımıza çıkan şey bu çeşme. :) Bizi mi buluyor nedir?.. "Dozerci Dilaver Sapmaz Hayratı"... Adamın kimliği bu: "dozerci".
























Ürgüp'te oyalanıp, CC'nin gelmesini bekledik, 100 tane çay içip, pastanedeki garsonlarla yarenlik yaptıktan ve güneşin tadını çıkardıktan sonra ver elini Göreme. Allahım burası nasıl büyülü bir yer, nasıl oluşmuş akıl sır ermiyor, insan kendini başka bir gezegende sanıyor. Gençliğimde okuduğum bilim kurgu kitaplarını getiriyor aklıma bu manzara. Fotoğrafı da güzel çekmişim allah için :)




































Bu üç taş da 50 YTL'nin arkasında bulunan fotoğraf. İnsana başta tanıdık gelmiyor değil mi? Anne, baba ve çocuk diyorlar bunlara...

Dünyanın en güzel güneş batışlarından biri de burada, tepenin adını şimdi unuttum, öğrenip buraya ayrıca yazarım. Burada bayağı zaman geçirdik, doktorların da bir partisi vardı, aralarına karıştık, CC ve AK beni utandırdılar bayağı :) gidip şarap aldılar, doktor numarasına yatıp, şarap içip manzaranın tadını çıkardık, utandım falan ama bayağı da hoşuma gitti. Bir de inanılmaz derecede uzak doğulu kaynıyor burası. Sanki ne kadar Japon, Koreli falan varsa buraya akıyor. Onlarla da hafif Tarzanca bir muhabbete girişmedik değil yani...














Akşam yemeğimizi Göreme'de, Alaturka Restaurant'da yedik. Burası mükemmel bir yer, gidenlere tavsiye ederim. Çok ucuz bir yer sayılmaz ama mizansen ve yemekler kesinlikle değer. Her zamanki gibi bol bol yemek fotoğrafı çektik ve antep fıstıklı bir çeşit bonfile sarması yedim ki mükemmeldi. :)



























O geceyi Kayseri'de geçirdik. Otelimiz tam merkezde, Düvenönü meydanındaydı. Kayseri çok ilginç bir şehir, içkili bir tek yer yok denilebilir. Hani odada içecek bir şeyler alalım demeye kalktığında bile bir tekel bayi bulmak zor ama biz becerdik tabii. Tekel bayinin vitrinindeki bu yazıya da dikkatinizi çekerim. "Pro bulunur".. :)















Ertesi gün toplantılarla geçtiğinden yazacak pek fazla bir şey yok, yediğimiz sucukları, pastırmaları anlatmak istemiyorum, ayıp olacak. :)

Güzel memleketimi gezmek çok güzel ne diyeyim. Hele de yanında sevdiğin olunca daha bir güzel oldu. Bir daha Arnavutluk'a giderken de tutacağım kolundan götüreceğim zorla... :)

1 yorum:

bedri dedi ki...

kurduğunuz cümlelere dikkat ederseniz sevinirim.insanların değer verdikleri kimseleri ölümsüzleştirmek için yaptığı bir çeşmeyle nasıl dalga gecersiniz DOZERCİ DİLAVER SAPMAZ benim dedem olur.onun mesleği dozerci olduğu için ve ürgüp te o şekilde tanındığı için çeşmeye bu isim verilmiştir..sizden ricam o resmi sitenizden ya kaldırın ya da yorumlarınızı düzeltin.site yetkilileri bu yorumumu görürseniz bi cevabınızı beklerim..bedri sapmaz