23 Haziran 2008 Pazartesi

Kim Avrupalı, kim değil?

Neredeyse tüm maçlarını seyrettim o yüzden Euro 2008 ile ilgili iki satır bir şeyler yazmazsam çatlarım dedim, aldım klavyeyi önüme. Haydi bakalım...

Ben turnuvanın takımlarını sınıflandırdım, Cenajans/Grey'de biz her yıl ajansın "en"lerini seçerdik, bu da ona benzer bir şey olacak. Bir yıl ben "en çalışkan" seçilmiş, sertifikamı elime almış ve 5 gün sonra MNK tarafından işten çıkarılmıştım. :) 22 gün sonra tekrar işe alındım ama onu da yazayım da hakkını yemiş olmayayım. Tazminatımı almış oldum, allah razı olsun, hatta o para ile de çok sevdiğim Peugeot 306'yı almıştım. Ne güzel arabaydı yahu! Neyse konuyu yine dağıtmayayım, gelelim "en"lere...

En şapşal takım: Yunanistan. Geçen kupada şampiyon ol, bu kupada çeyrek finale bile çıkama. Şapşallık değil de ne yani? Sadece savunma yaparak olmuyor işte bu işler...
En manyak takım: Elbette Türkiye. Bayılıyorum dünya yazarlarının yaptıkları yorumlara. "Maçın sonunda sahaya uzay gemisi inse, şaşırmazdım" demiş birisi Çek maçından sonra. Adam haklı. Bir de bir İngiliz muhabir ölçmüş, tüm turnuva boyunca; uzatmalar, onların uzatmaları, duraklamaları vs. dahil 9 dakika, sadece 9 dakika galip oynamışız. Manyaklık değil de ne yani? Ha bir de Hırvat Teknik Direktör'e bayıldım, Biliç'e; "ben nasıl bir taktikle oynadıklarını çözemedim ki tedbir alayım" demiş. Daha ne diyeyim yani, taktik falan yok ki, kafası kesilmiş tavuk gibi sahada koştur, elinden geleni yap, yabancı antrenörler seni gördüğünde, "haa, bu adamda iş var desin" o arada bizim takım da bir şekilde paçayı yırtsın taktiği, tam bizim kafa. Aptala çevirdik herkesi, helal olsun bize!
En bahtsız deve: Çekoslovakya kalecisi Cech. Sen dünyanın en iyi kalecilerinden biri ol, Chelsea gibi takımın kurtarıcısı diye yorumlar olsun hakkında, üstelik sahaya o karizmatik başlıkla çık, ekstra fark yarat, dikkat çek, sonra da dandik bir golle perişan ol. Bahtsız deve değil de ne?
En sıkıcı takım: Rusya. Yani ne diyeyim? Kusura bakmasınlar ama çok sıkıcılar. Nasıl bir oyun oynadıklarını tam olarak yorumlayamayacağım, kendimi hiç bir şekilde futbol uzmanı görmüyorum ama maçlarında çok sıkıldığım kesin. Arşavin kaldı aklımda bir tek, o da ağlıyordu maçtan sonra yazık, üzüldüm çocuğa. Kastı herhalde kendimi maçta. Ama haksızlık da etmeyeyim Ruslar Hollandalıları aptala çevirdi, hiç oynayamadı çocuklar. Hiddink'i biz 7-8 ayda kovmuştuk değil mi FB olarak? Ya ne bomba takımız ya, vallahi! :)
En sıkıcı maç: Rusya'ya haksızlık olmaması için bunu da yazayım, dün akşamki İspanya -İtalya maçı gerçekten çok çok sıkıcıydı. Sanki oynamamak için sahaya çıkmış iki takım. İtalya sadece defans yaparak ve gol yemeyerek oyunu önce orta sahaya sonra da penaltı atışlarına mahkum etti. Oyun mahalle maçından hallice, İspanya'nın biteviye gol atma çabaları ve beceriksizlikleri ile nihayete erdiğinde ben zaten uyukluyordum. Penaltı atışlarını yarım göz seyrettim ama sonucunu kavrayamadım bile. Çok da önemi yoktu. Biz bu İtalya'yı da, çok gözümüzde büyüttüğümüz İspanya'yı da haklardık zaten. Yani sıkıcısınız oğlum, sıkıcı...
En karizma teknik direktör(ler): Burada seçim yapamadım, o yüzden Joachim Loew ile Frank Rijkaard eşit paylaşıyorlar bu konumu. Teknik direktörden çok Damat&Tween'in beyaz gömlek ilanlarına çıkmış mankenlere benzedikleri için. :)
En her yeri ayrı oynayan teknik direktör: Tabii kiiii Fatih Terim. Ya bu adam beni öldürecek, bir insan bu kadar mı tikli olur? Onunkiler tik de değil bence, o kendine bir havalar yapıyor. Hiç bir şekilde eleştiri kaldıramayan, doğru dürüst bir taktik de ortaya koyamayan ama çok başarılı bir teknik direktör?! Bence kondisyon konusunda yaptıkları ve adamları gazlama şekli çok başarılı dolayısı ile allah için bir şekilde başarılı...
En gıcık hakem: Valla bana Herbert Fandel gibi geldi. Adam İspanya'nın bir çok kere hakkını yedi, penaltılarını vermedi, sanki içinden Almanya'nın karşısına İspanya çıksın finalde istiyor gibiydi, tabii bizi çıtır çıtır yiyeceklerini düşünerek bunu düşünmüş olmalı ama bilemiyorum, bizim işimiz belli olmaz, bu final Rusya-Türkiye bile olabilir. O zaman da artık şampiyonanın adını Avrasya 2008 yaparlar.
En zavallı seyirci: Hırvatistan seyircisi elbette. Sen artık bu iş oldu de, uzatmaların uzatmasının duraklamalarında gol ye, aslında bahtsız deve mi demeliydim bilmiyorum ki. :)
En yok yere prim toplayan karakter: RTE. Helal olsun diyorum yine de. Halkına şirin göründü, her şeyi unutturdu, sempati kazandı, TFF'nun başkanının eşine sarılarak da ekstra prim kazandı, hemen abdest almış mıdır acaba maçtan sonra?..

Hiç yorum yok: