Şu yandaki kitap listesindeki kitaplara bakıyordum bugün Kadıköy'de. Alkım Kitabevi var çarşının içinde, bilenler bilir. Dekorasyon nasıl güzel, kitapçı nasıl büyük ve içeride ne kadar çok insan var, o kadar güzeldi ki. Çok gururlandım. Ve fakat... Her zamanki problemimiz elemanlar olaydan tamamen habersiz. Kitapları tanımıyorlar, bilgisayarların başına oturmuşlar 2 parmakla dakikada 10 kelime yazabiliyorlar. Bir şey soruyorsun cevap alamıyorsun. Giacometti'nin Atölyesi'ni sordum. Uzun uğraşlar sonucu kitabın adını bilgisayara girip bakabildik ve stokta 2 tane görünüyor ama kitaplar ortada yok. Depoda mı diye baktılar, bulamadılar. Teşhirde de yok. Eee? Eğer bugün satıldıysa stokta görünüyor olabilirmiş. Bana hiç inandırıcı gelmediğini söyledim. Giacometti'nin Atölyesi'ni tesadüfen bugün 2 kişi almış olacak? Neyse demem o ki, binaları yapıyoruz, işletmeleri kuruyoruz, mağazaları dekore ediyoruz ama iş hizmete gelince milletçe çok ama çok başarısızız. Hele de turizm sektörü daha da muhteşem örneklerle dolu. Onları da yazarım bir ara. Ama bir yandan aynı sokaktaki Nezih çok başarılı. Ne sorduysam görevli olan çocuk biliyordu. Yani yapılabiliyor. Remzi ve D&R'daki elemanlarda genelde gayet bilgililer...
Kitap işini halledince, ND'ye gittim. İnsanların İddaa merakı inanılmaz boyutlarda. O kadar çok ciddiye alıyorlar ki çok komiğime gidiyor. Bu tabii arkadaşımın işini baltalar gibi oluyor ama yani elimde değil. :))) Oturup buna saatler harcayanlar var. Dünyada oynanan maçları gayet iyi bilmek iyi bir genel kültür olabilir tabii, olumlu tarafını es geçmeyelim. :))) Aman neyse, bana ne tabii ama bu konu tek başına süper bir Aziz Nesin hikayesi olabilirdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder