18 Ağustos 2007 Cumartesi

Bir insanı niye seversin?

Bilmem...

Kara kaşı kara gözü için mi?.. Güzel diye mi yani düpedüz?..
Sana ilgi gösterdiği için mi?.. Sana ilgi göstermediği için mi yoksa? Hani kaçan kovalanıyor ya!..
Sana çok iyi davrandığı için? Ya da tam tersi kötü davrandığı için? Hani hırs yapar ya insan...
İşine geldiği için olabilir mi? Sana hediyeler aldığı için, zengin olduğu için desene şuna?!..
İyi bir insan olduğu için, akıllı bir insan olduğu için, fedakar bir insan olduğu için, esprili bir insan olduğu için, arkadaşların da onu çok sevdiği için vs. vs. vs...

Düşünüyorum, bunların hepsi ya da hiç biri olabilir.
Bazen hiç bir neden olmayabilir...
Bazen sadece o olduğu içindir...
Sadece söylenen bir iki söz tetiklemiştir... Sadece bir an.
Öyle kısa bir an ki; içilen bir kadeh içki, birlikte seyredilen gökyüzü, deniz kenarında içilen bir çay, onu bir şey yaparken seyretmek, ilk tanıştığın andaki o duygu, zor bir an, zorlu bir işi birlikte kotarmak, telefonda içten söylenen bir günaydın gibi onlarca örnek başlangıcı olabilir derinden hissedilecek bir sevginin...
Kredi baştan yüklenmiştir. Bundan sonra iyi kötü hiçbir şey o sevgiden vazgeçirmez insanı. Onlarca kazık yesen, onlarca kere hayal kırıklığına uğrasan, onlarca kere kırılsan, bağıra çağıra kavga etsen, bir an gelip nefret ettiğini düşünsen yine seversin, sevmeden duramazsın...

Neden aramazsın, nasılı yoktur. Sebepler bir çoktur ama aslında yoktur.

Hiç yorum yok: