17 Ağustos 2007 Cuma

Cuma akşamları...

Cuma akşamlarının kendine has bir büyüsü var. Lisedeyken çok daha güzeldi tabii ama çalışma hayatında olunca da ayrı bir keyfi oluyor. Cuma genelde; hele de bizim gibi reklamcılar için kabus bir gün. Mutlaka haftasonuna yetiştirilecek ilanlar, müşterinin haftasonu basılı olmasını istediği bir kartvizit, en geç Pazartesi sunulması gereken bir iş olduğu için Cumalar stres yüklü, koşturmacalı ve bol bağrışmalı günler oluyor. Ama akşam bu saatler olunca da, o telaş neredeyse bitmiş, ajansa tatlı bir yorgunluk çökmüş, çoğunluk bir sigara yakmış bir köşede sohbete dalmış oluyor.

Cuma akşamları arkadaşlarla buluşmak hatta bir iki duble rakı da güzel, yok ben eve gideceğim, ayaklarımı uzatıp dinleneceğim de... Hava hafif yağmurlu hatta karlı ise de güzel, haftasonu evde kalabilme özgürlüğünün verdiği bir rahatlıkla; güneşli ise daha da güzel, haftasonu da böyle geçerse ne güzel olur duygusuyla... Evde seyretmeyi çok istediğin bir film varsa, dünden kalan en sevdiğin yemek varsa, arkadaşlarla bir program varsa, merak ettiğin bir kitap varsa, çoktandır gelmesini istediğin birileri geliyorsa, yarın yapacak güzel bir şeyler varsa, hele de Cuma akşamı ay sonu olup maaş da aldınsa... Hele de haftasonu yollara düşüp, sevdiğinle 2 günlüğüne bir yerlere kaçmak varsa ucunda... Cumalar güzel işte. Cumaları seviyorum. Cumalar umut veriyor insana...

Hiç yorum yok: