30 Ağustos 2007 Perşembe

Şehirden uzaklaşmak...

Şehirden uzaklaşmak ne kadar da iyi geliyor... Hele de iş günüyse... Hele de ajanstan kaçarak, zar zor izin alarak çıkmışsan... Muhteşem bir şey... Bu arada bugünün 30 Ağustos Zafer Bayramı olduğunu unutmuş değilim ama doğrusu bencilce keyfime bakmayı seçtim, yalan yok!

14:00 gibi ajanstan çıktım, motorla yola çıktık, Üsküdar'a, oradan Kuzguncuk, Beylerbeyi, Çengelköy, Kandilli... Kanlıca'da mola verdik. Kanlıca yoğurdu, bana göre artık hiç eski tadında olmasa da ve oradaki çay bahçesi (tabii yoğurt da satılan çay bahçesi) içindeki insanlar ile birlikte hiç ama hiç aynı olmasa da yine de oturduk, yoğurt yedik, biraz da denize baktık. Ucundan acık çünkü çok çok kalabalıktı.

Oradan ver elini Çubuklu, Paşabahçe, Beykoz... Ara yollardan ve köylerden geçerek kendimizi Anadolu Feneri yoluna attık. Allahım o yol, orada motorla gitmek (arada biraz korktuğum anlar olduğunu itiraf etmeliyim) o kadar muhteşem ki, bir noktaya geliyorsunuz, karşınıza Boğaz'ın Karadeniz çıkışı geliyor... Oradan küçücük Fener kasabasına iniyorsunuz. Manzara muhteşem, hele Fener'in dibindeki minik plaj ve oranın denizi daha da muhteşem. İnsanlar sakin, mutlu, hayat yavaş. Şehrin gürültüsünden uzakta insan büyülenip sanki orada kaybolmak istiyor.

Neyse gerçek hayata dönelim... Fener'den çıktık, Anadolu Kavağı'na. Denizin kenarında minik bir restoran'da, adını da nasıl unuttum; İsmail'in yeri galiba, biraya, son zamanlarda yediğim en güzel midye tava, kalamar tava ve midye dolmayı ekleyerek minik yemeğimizi yedik... Anadolu Kavağı'na giden yol, ağaçlık, hafif virajlı nasıl güzel bir yoldur, oldum olası çok ama çok sevmişimdir. Dönüş yolu da bir o kadar güzeldi ama dönmek değil elbette. Neyse ki motorun en güzel yanı; onlarca yol tamiratına çok da fazla takılmadan, sağdan soldan kaçarak gelmek... Ha, bu arada Vaniköy'de verdiğimiz molayı unutmayalım. 2 köprünün arasındaki bu çay bahçesini de çok severim, yazık ki güneşin batışına kalamadık...

Motoru çok seviyorum, muhteşem bir özgürlük duygusu... Yollar kalabalık, insan dolu ve keşmekeşti. Şehre geri gelmek de hiç güzel değildi ama bütüne bakarsak bugün çok çok güzeldi...
Bizim VD ile 5 saatlik kaçamağımızın kısa öyküsü bu işte...
Yarın yine iş var ama bugün de yanımızda kâr. :)

3 yorum:

varol döken dedi ki...

kazayı niye yazmadın, kimseyi korkutmamak için mi:) taksicinin suçu kızım, aynadan kestirdi gözüne beni, tabi üstümde 300 milyonluk mont falan zengin duruyorum... bunu arkama yapıştırırım, bu da bana 50likleri yapıştırır dedi... o parayla o tamponun üstünde alem yapmadılarsa ben de adam değilim, olan benim çamurluğa oldu asıl... ama değdi, keşke biraz daha aç olsaydım, o midyeden 8 porsiyon yemediğime şimdi çok pişmanım:)

EA dedi ki...

Bir şey biliyoruz da yazmadık herhalde. Annem hayatta izin vermeyecek motor almama... Tutamadın çeneni. :))

varol döken dedi ki...

o kadar kazayı yoldaki yaya bile yapıyor be, motor kazası değil ki o, salak varol kazası... şşş çevir kazı yanmasın hesabı:)

ama gerçekten bunun motorla bir ilgisi yok, motor dikkatli kullandığınız sürece, en keyifli ulaşım aracı... motordan ve motora binenlerin akibetinden korkan üçüncü şahısların dikkatine...