10 Haziran 2007 Pazar

Şehir Eşkiyaları...

Ben pek inanmam böyle şeylere (Allah biliyor ya), anlatan olursa da güler geçerim... İnsan başına gelince anlıyor...

Dün gece ZB yeni evine taşındığından beri planladığı "Bekarlığa Hoşgeldin" partisi vardı. ZB Ortaklar'da oldukça iyi bir muhitte oturuyor. Anne ve babasının evine de yakın, komşulukların da iyi olduğu, düzgün insanların oturduğu, güzel bir evi var... En azından biz, dün akşama kadar öyle sanıyorduk...

15 kişi kadar, ZB ve sağolsun annesinin de hazırladığı süper yemekleri yiyip, bir yandan da içip, muhabbet edip, müzik dinliyoruz... Saat 12'ye geliyor, artık müziğin sesini indiriyoruz, muhabbet tarafına ağırlık veriyoruz, bu sırada BS ve daha önce ZB'nin stajyeri olan şimdi Manga'da çalışan genç bir yazar arkadaşımız geliyoruz diye telefon açıyorlar... Aa, ne güzel diyoruz, birazdan kapı çalıyor, tabii biz onlar geldi sanıyoruz. Zeynep kapıyı açmaya gidiyor... O da ne, 55 yaşlarında bir bayan ve bizim yaşlarda bir adam... Meğer alt kat komşularıymış... Çat kapı partiye gelmişler, Tanrı misafiri diyor ZB, buyur ediyor... Sonradan anlatıyor ki, o ailenin kızı ile tanışmış, kendisi ZB'ye hoşgeldin ziyaretine gelmiş... O da partiden bahsetmiş... Anlaşılan o da ağabeyine bahsetmiş, o da annesine ısrar etmiş o gece, ben partiye gitmek istiyorum ama yalnız gitmeyeyim, bu da kim demesinler, sen de gel, beni bırak diye...

Neyse koskoca adamın partiye annesi ile gelmesine mi gülelim yoksa elinde 10 tane kocaman kutu bira ile gelmesine mi; biz şaşırıyoruz, o da katılıyor aramıza, muhabbete devam... Aradan biraz zaman geçiyor... Kendisi oldukça içkili, özellikle aramızdaki bayanlara, hele de ZB'ye uygunsuz davranışlarda bulunmaya başlıyor... Komşudur, yüzyüze bakacaklar diyoruz, ya sabır çekiyoruz... Bir sonraki aşama, yerlere yemekler dökmeler, etraftaki eşyaları kırıp dökmeler olup rahatsızlığımız katlanılabilirliğin üzerine çıkınca, oybirliği ile şuna karar veriyoruz: bir kaç kişi aşağı inecek, annesinden rica edecek, oğlunuz çok içkili, lütfen gelin alın denecek... Kendisinden gitmesini rica etmek ağrımıza gidiyor, çözümü bu şekilde buluyoruz...

Annesi geliyor, bizim içimizden bir kaç erkek arkadaşımızın da yardımı ile kendisini aşağı indiriyoruz, malum ayakta duracak, konuşacak bile hali yok... Biz yeniden oturuyoruz, muhabbete devam ederken... O da ne?! Anormal bir gürültü kopuyor... Allah allah, bu da ne demeye kalmıyor, kapıya koşuyoruz, biri kapıyı kırıyor!!! Anlıyoruz ki davetsiz misafir, olayı onuruna yedirememiş, hırsını kapıyı kırmakta buluyor... Ya koskoca çelik kapı nasıl kırılır, aklımız ermiyor... Bırakın şunu dövelim, ağzını burnunu kıralım diyen nazik :)) arkadaşlarımızı "aman hemen polis çağıralım, bırakın, dövmeyin, haklıyken haksız duruma düşmeyelim, komşudur, yüzyüze bakılacak" diyerek, biz kızlar, iyi niyetimizle engelliyoruz...

Polisi 4 kere arıyoruz... Ancak 1 saat sonra geliyor... Durumu kısaca anlatıyoruz; ilk tepkisi "niye dövmediniz gerizekalıyı?" oluyor... Şaşıp kalıyoruz... Komşunun daire kapısını çalıyor, arkadaşa "gel bir konuşalım diyor", arkadaş pişkin pişkin "sen gel burada konuşalım" diyor... Biz hala saf saf devletin polisine nasıl böyle şey söylenir anlayamıyoruz... Annesi dışarı çıkıyor, polise durumu anlatıyor, ZB'den çok çok özür diliyor... Oğlunun sorunlu bir boşanma yaşıyor olduğunu, çok içki içtiğini, içince sinirlerine hakim olamadığını, fiziksel şiddete ilk defa başvurduğunu, bir daha asla böyle bir şeyin olmayacağını söylüyor... O kadar ağlayan bir anne karşısında ve polisin de aman komşusunuz, mahkemelik olmayın telkinleri ile ZB davasından vazgeçiyor... Kös kös eve dönüyoruz... Bu sırada kapının, karşı komşunun kapısının önünde duran kocaman LPG tüpü ile kırıldığını farkediyoruz!!!

Sabaha kadar kimse uyumuyor... Herkes yavaş yavaş gidiyor... 2 erkek arkadaşımız, bizi yalnız bırakmıyorlar, biz ZB ile, içeride kanepede yatan 2 koruma görevlimizin :)) verdiği güvenle sabah 5 gibi yatıyoruz... Aklımız hala olayı almıyor... Evin kapısı kırık, bizim gönlümüz de bir o kadar kırık... Bekarlığın bir kadın için Türkiye'de hala zor olabileceğini düşünerek, içimiz acıyarak uykuya dalıyoruz!

Hiç yorum yok: