20 Haziran 2007 Çarşamba

Nasıl bir şey bu dost dediğin?...

MA, benim kan kardeşim, kendisi Yunanlı ama aynı kandan olsak bu kadar olabilir, öyle duygular içindeyiz birbirimize karşı... 15 senedir tanıyoruz birbirimizi. O, İskeçe'de (Yunancası Xanthi) yaşıyor, ben, malum İstanbul'da ama şunu keşfettik ki mesafe denilen şey gerçek sevgi için bir engel değil... Senede bir kez, bazen 2 senede bir kez görüşüyoruz ama her görüşmemiz sanki hergün birlikteymişiz gibi... Herneyse; MA'nın 2 oğlu var, küçük olan Alexis'in (asıl adı Alexandros, bu kısaltma adı) bu haftasonu vaftizi var ve biz 6 aydır bunu konuşuyoruz, yani benim de vaftize gitmemi... Ama ben 1 hafta sonra işsiz güçsüz bir insan olacağım için (tabii kısa sürede yeni bir işim olmazsa) biraz problem oldu, MA'ya söylediğim anda o ve kocası çığlık çığlığa bağırdılar telefonda, "biz para yolluyoruz hemen geliyorsun" diye... Ben artık daha ne diyeyim... Gerçek dostluk böyle birşey işte ve milleti falan da yok... Çok mutluyum böyle dostlarım olduğu için ve o kadar şanslıyım ki, bende o kadar çok var ki :))

Sözün özü; bu Cuma sabahı İskeçe'ye gidiyorum, Pazartesi dönüyorum, dönüşte de günlüğe vaftizin detaylı hikayesini anlatma sözü veriyorum. Hatta fotoğraf makinem çalındığından HG'nin desteği ile süper fotoğraflar da çekebileceğimi umuyorum.

Bütün bunları söyledikten sonra da, eskiden yazdığım dostlukla ilgili bir yazımı buraya koyuyorum...

Öyle paylaşılmışlıklardır ki onlar, hani her şeyini bilirsin birbirinin, hani 12 sene öncesini konuşup da her seferinde tekrar tekrar, bıkmazsın, kah ağlayarak kah gülerek... Hani geceler vardır sabahlara kadar dert anlatılmıştır karşılıklı, günler vardır güneşli, bir yerlere gidilmiştir ve başka günler yağmurlu, ne kadar da gülünmüştür hani sırılsıklam halinize... Aylarca görüşmesen, bir telefonla bile konuşmasan hani, bir gün tekrar bir araya geldiğinde, karşılıklı oturduğunda sanki hiç bir şey değişmemiştir, kalınan yerden devam etmek o kadar doğal gelir ki, sanki zaman hiç girmemiştir araya... Milliyet, cinsiyet, yaş, medeni durum, yaşam standartları aynı ya da farklı olabilir, hiç birinin bir önemi olmaz... Hani karşı cinsse eğer bir yatakta yatsan da yanyana, aklına bile gelmez kardeşçe bir sevgiden fazlası ve inanasın gelmez bu kadar sevebildiğine arada bir akrabalık, aşk olmadan... Aradaki sonsuz güven duygusunu büyüten yıllar mıdır, paylaşmışlıklar mıdır, hani bilirsin ki başın sıkıştığında iki eli kanda olsa gelecektir, hiç bir şey engelleyemeyecektir... Verilmiş emeklerin, yapılmış fedakarlıkların, paylaşılmış ve anımsanan ortak anların büyüttüğü ve mezara kadar bitmeyecek o sevgi, belki de bir gün biteceği korkusuyla yaşanan ve daha büyüğünün asla yaşanmayacağına yürekten inandığın aşklardan daha onurlu, daha erdemlidir belki de kimbilir? Dost dediğin böyle bir şeydir, şüphelerden, baskılardan, sorulardan, yargılamalardan uzak, sakin bir denizde güneşin batışında yüzmek gibi sonsuzluğa...
15.11.2004

Hiç yorum yok: