26 Temmuz 2007 Perşembe

Çimenlerde yürümek...

Dünyada en güzel şeylerden biri çimenlerin üzerinde çıplak ayakla yürümek... Öylesine bir özgürlük duygusu ki bu; bir de tabii elektriğini doğaya aktarmanın verdiği rahatlık ekleniyor üzerine, insan sarhoş oluyor adeta.

Dün akşam SHS'lere gittik. Onlar yazlarını Tuzla'da geçiriyorlar. Burası, oldukça huzurlu, herkesin dingin bir hayat yaşadığı bir site. Oldum olası sevmişimdir orayı. Muhteşem bir bahçesi var. Ortak bir bahçe bu ve toplu bir aile gibi yaşıyor herkes. Normalde, beni kapana kısılmışım duygusuna kaptırıp, sinir edebilecek olan bu kavram, nedense orada yerini bulmuyor, olumlu bir hale dönüşüyor. Ve oranın çimleri; tanrım o çimler beni büyülüyor. Yıllar önce dikilen çam fidanları ise artık ağaç oldular. SS, inanılmaz yetenekli bir aşçıdır, HS de inanılmaz yetenekli bir "yiyen"dir. :)) Onlarla yemek yemek öylesine zevkli ki, ne yediğini anlamazsın. HS, sabah kahvaltısından akşam yemeği menüsünü belirler, o kadar yemeğe düşkün, göbek de var tabii biraz. Oğulları AS ise, benim hayatta gördüğüm en neşeli, en mutlu çocuk, ömrü öyle geçsin. Onu daha miniminnacık bir bebekken kucağıma verdiklerinde içim ısınmış, çok sevmiştim. Kırmızı bir balık gibiydi ve o kadar tatlıydı ki. Şimdi daha da tatlı. Neyse harika yemekler yedik, sonra bahçede oturduk, çay içtik, tatlı yedik, karpuz, kiraz, sohbet muhabbet derken gece yarısını ettik. Yediklerimizin üzerine havuzun çevresinde 10 tur atmalıyız süper fikrime bir tek NÖ eşlik etti. Yeni sulanmış çimenlerin üzerinde yürümek kadar insanı mutlu eden şey azdır. O an içimden yaşama sevinci yükseldi. Bu çok az olan bir şey. :)) Bir de Göztepe Parkı bana öyle bir duygu veriyor. Belki çok uzun yıllar önce dikilen fidanların şimdi koca birer ağaç olmalarına tanıklık etmiş olmanın verdiği bir duygu bu.

Gece dönerken, arabada, ışıklar parlıyordu gözüme. E5 oldukça boştu. Araba kullanmak, camlardan vuran rüzgar da iyi geldi. Güzel bir akşamdı. Sabah işe gitmeyeceğimi bilmek de güzeldi bir yandan. Pazartesi işe gideceğimi bilmek ise, ne kadar mutluluk verse de bir yandan, bir hüzün de veriyor, kısa süreli özgürlüğümün bitmesine az kaldığından olsa gerek. Yine de çalışmak çok güzel. Çalışmamak ise insanı işe yaramaz, boş bir çuvalmışsın duygusuna sürüklüyor. Annemin hep dediği gibi "gücümüz olsun da çalışalım".

Hiç yorum yok: