Bir uyanmışım saat 11,5... Gece kafama saplanıp kalan ve uyutmayan başağrısının izleri yüzümde... Cumartesi gecelerini çok severim normalde... Bunu sevmedim...
Annemin telefonu ile kendime geldim, iki teyzemi de almış, bize geliyorlarmış... Fırladım hemen, günüm aydınlandı... O kadar az görüşüyoruz ki, kıymetini bilmek, toparlanmak gerek...
Balkonda oturduk, gökyüzü masmavi, özlemişiz de birbirimizi... 4 kadının sohbeti ne olur? Yok bizimki öylelerinden değil... İş meseleleri, kuzenlerim, babalarından ayrı kalan çocuklar, bitsin bu küslükler, niye birbirimize zaman ayırmıyoruz vs. vs. vs. Teyzelerim her teyzeye benzemezler, hem yaş farkımızın azlığından, hem geçmiş yaşamışlıkların mesafeleri, zamansızlıkları bana göre önemsiz kılmasından... Ama biraz sitem dinledim tabii, eh o kadarı da çok doğal... Tembelliğim dillere destan. :))
Bir ayran yaptım, koca sürahiye... Oturdum... Telefonu çevirdim... Aradan geçen 27 yılı umursamadan onu aradım... Konuştuk... Kapattım... Hıçkıra hıçkıra ağladım 5 dakika... Yıllardır yapmak istediğim şeydi...
İçimde bir huzur var... Yapması gerekeni yapmış insanların huzuru... Affetmeye gerek duymadan olanları kabullenmenin huzuru... Beklemeyi bitirmiş olmanın rahatlığı ile bir yudum daha alayım ayrandan da şu bizim kitaba bakayım biraz daha... Güzeldir Pazar sakinliği ne de olsa...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder